EVLİYA ÇELEBİ GÜZELHİSARI, AŞAĞI BÜYÜK ŞEHRİN İMARETLERİNİ (GÜZELHİSARINI) BEYAN EDER.
Evliya çelebi miladı 1671 yılında şehrimizi ziyaret etmiş ve meşhur SEYAHATNAME’SİNDE şehrimizi bu şekilde tanıtmıştır: 6770 büyük saraylarda süslü güzel Sultanın Aydın Güzelhisarıdır. 26 mahalle, 47 mihraptır. Çarşı içinde Ramazan Efendi Caminin medresesi, sebilhanesi vardır. Kubbesi kurşunludur. Geniş avlusu limon ve turunç ağaçlarıyla süslüdür. Ulu Cami de kiremit örtülü olup avlusunda bir abdest havuzu ve medreseler vardır. Üveys Paşa Caminin etrafında medreseler olup avlusunda havuzu vardır. Kıble kapısı üzerinde (Mehmet oğlu Üveys paşa hicretten sonra 1070 senesinde yapmıştır) yazılıdır. Yeni Cami Hüseyin Efendi'nindir. Kubbesi kurşunludur. Caminin içinde müezzin mahfili dil ile tarif olunamaz. Caminin sol tarafından bir vaaz kürsüsü var ki, benzeri meğer kürsi Azam ola… Dikkatle bakılınca insanların gözleri kamaşır. Avlusunun etrafı turunç ağaçlarıyla süslü olup birde havuzu vardır. Anadolu eyaletinde bu caminin benzeri yoktur. Caminin taşra yan sofaları altı mermer sütun üzerindedir. Bunlardan başkası meslerdir. Fakat Menteşe kapısından dışarı Ahmedi Kürdi ve Göllice varoşta 3 cami vardır. Üçü de kiremitlidir velhasıl tamamı 56 mihraptır. Ama kale içinde 47 mihraptır.
| | |
Medreseler şunlardır; Yarbaşı Mahallesi Medresesi, Tekye, Göllice Mahallesindeki iki medrese, Alihan Baba Sultan medreseleridir. Çarşı içinde yine hamamın benzeri Mağnise’de Valide hamamı veya Merzifon’da Pir Dede hamamı ola… Divarlarından asla bir damla bile su damlamaz. Divarlarını koklasan aselbend ve laden kokar. Kubbesi sekiz kemer üzerine oturtulmuştur. Muslukları altın yaldızlı olup sıcak ve soğuk sular akar. Kubbenin ortasında çeşitli avizeler sarkar. Sofasının tam ortasında bir şadırvan var ki, fıskiyelerinde sular fışkırır. Tabanındaki taşları o kadar mücelladır ki nalın ile yürürken dikkatli olup cümbüşsüz hareket etmek gerekir. Bundan başka Ulu Cami yakınında Orta hamam Ramazan Efendi Cami yakınında Hamza Beşe hamamları vardır.
Dokuz han vardır. Şemsi Paşazade Efendinin iki hanı, çarşı ortasında kurşunlu han, Mustafa Paşa hanları, Çukur han, Şeyh Zade hanı, İplikçi-zade hanı Kadıncık ve Semerciler hanları meşhurdur. Bezestanının dört demir kapısı ve içinde 120 dolap vardır. Bu bezestanın dışında üzeri kubbesiz ahşap bir bezestan daha vardır. Yolları temiz kaldırımdır. Şirin bir saraçhane çarşısı vardır. Her dükkânda şahı hüban saraç civanları var ki kirpiklerinin oku ile görenlerin kalbini delik deşik ederler.
Helvacılar çarşısı da başka bir lezzetli caddedir. Rum, Acem ve Arap içinde Güzelhisar helvacı civanları meşhurdur. Çünkü pirleri Ömer helvaya hayır dua edip “Tatlı, ballı, şekerli, yağlı laübali söylesin“ buyurmuşlardır. Tamamı 57 dükkândır. Altın ile cilalı çeşitli bakır kapların çeşidi, kalaylı siniler ve tepsiler sarı pirinçten sahan ve tepsiler raflar üzerine dizilmiştir. Tavanlarında tepsiler ve avizeler asılıdır. Helvacı dilberleri bellerine ibrişim tire peştamallar kuşanıp hizmet ederler. Helvacılar konuşmalarındandır ki eller yıkandıktan sonra, helvacı dilberleri gelip sorarlar, “kasd buyurun ne mertebe tatlı ballı, ne çeşit şeker şenli olalım ve ter zülbiyat hulviyet yiyelim? “ derler. Helva almak isteyen dahi gönlünden geçene hissettirince (nola) deyip arzusu veçhile helvaları tabak tabak kâğıtlar içinde yaldızlı ve beyaz kalaylı kaplar içine koyup siniler ile huzuruna götürürler. Helvaları bütün cihanda beğenilmiştir. Ama aşk olsun kuyruk yağı ile yapılmış beyaz halka cinsine gıpta edip hasret kalmışımdır. Bundan başka sisamı, zülbiyesi, subunniye, reşidiyye, mahice ve fısdıkiyye, kırma bademiyye, katamiyye gazileri, lokması, me-muniyye, nevveriyye helvası doğrusu iman nurudur. Bütün ahalisi (Hubbül hulum minel iman) haisine uyarak helva delisi olmuşlardır. Cuma namazından sonara vilayet ayanı, ahbablar helvacı dükkânlarına gelip birbirlerine helva ziyafeti verirler. Bu şehirde haftada bir gün pazar olur. Böyle günlerde burudu beş bin kuruşluk helva satılır diye meşhurdur. İstanbul’a, bütün vilayetlere buradan hediye helva gider. Kırk adet helvaları vardır. Bu kahvelerde hanendeler, sazendeler, hikâyeyi anlatanlar, meddahlar bulunur. Her çeşit halkın kendilerine mahsus kahveleri vardır. Her kahve bağında limon ve turunç kokusu duyulur.
Tabakhane çarşısı, şehrin doğusunda akan derenin iki tarafında baika bir kasaba gibidir. İki yüz kadar akarsulu ve değirmenli iş yerleridir. Bu dere kalenin doğu tarafını kuşatmıştır. Şehir içinde yedi adet sebilhane vardır. Paşa sebilinin suyu, İman dağından binlerce katır vasıtasıyla getirilir. Şehrin içinde ve dışında 200 çeşme vardır. Bu kalenin yüzeyindeki yüksek dağın eteğinde Üç gün denilen bağ içinde öyle mesireler vardır ki tarif edilemez. Bu Üç gün, yerli halkın söylediğine göre Hz Süleyman yapısıdır. Şehrin etrafı baştanbaşa bağ, bahçe ve bostandır. Bolluk ve ahalisi neşeli bir şehirdir. Şehrin uzunluğu tam bin adımdır. İç kalenin İman kapısından Menteşe kapısına kadar 1700 adımdır. Çarşı içinde bri mevlevihanesi vardır. Ama bir emri şerif ile bu tekke kapatılıp, dervişlerini sürgün edip Mevlevi ayini yasak edilmiştir. Hakir bu asitanenin duvarına şu beyitleri yazdı:
Hankah-ı çerhde ayin iken devr-i kadim
Buğz idüp mesdud idenler daim olsun namurad
Bu şehir halkı garip dostudurlar. Kıblesi menderes nehrine, güneyi Balat şehrine kadar büyük bir sahradır. Bolluk memlekettir. Pamuğu, pamuk ipliği, dimisi, bademi, susamı helvası, mahbub ve mahbubesi, beyaz ekmeği, karpuzu, kavunu, limonu ve turuncu meşhurdur. Seksen akçesi bir dirhem gelir, bir kuruşu üç yüz akçeye sarf olur. Bütün ahalisi çuka ferace ve serhaddi elbise giyerler. Gençleri Cezayir elbisesi giyip başlarına fes giyer ve bellerine pala bıçak takarlar. Boyacı çarşısında yetmiş adet boyacı dükkânı vardır. Boyaları ispük neftisi gayet makbuldür. Tokmak sesinden gök gürler zannedilir. Her gün nice bin boğası yükü bağlanır. Bu boyacı tokmağına halk arasında (Hayır) derler. Latife olarak birbirlerine (Hayır başına olsun) derler. Ahalisi zevk ehlidir. Kadınları muhayyar ve sof ferace ve beyaz çarşaf örterler. Gayet edepli ve ırz sahibidirler. İklimi dördüncü iklimdir.
| |