Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Masallar

MASALLAR

Dokuz Arap
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berberi develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken dokuz tane arap kardeş varmış. Bunlardan biri ne yaparsa öbür dokuzu da onu yaparmış. Birbirlerinden hiç ayrılmazlarmış. Dokuz Arap, bir gün topluca para kazanmış ve bu parayla ne alalım diye düşünmüşler.
"Et alsak kemiği var, kelle alsak temizlemesi zor, en iyisi mi biz bununla ciğer alalım." demişler. Ciğer almışlar, yıkamışlar, kavurmuşlar. Sofraya oturmuşlar. Yiyecekleri zaman bir tanesi,

“Hani su?” demiş. Bakmışlar testi boş. Bir tanesi,

“Haydi sen doldur gel.” demiş.

“Yoo, ben gidince ciğeri siz yiyeceksiniz değil mi? Hep beraber gidelim.” demiş. Kalkmışlar hepsi birden kapıdan çıkmışlar, o sırada komşuları görmüşler.

“Komşu biz suya gidiyoruz, ciğeri kavurduk, ocağın başına kapattık, anahtarı da kapının üzerine koyduk. Biz gelinceye kadar bakalak oluver.” demişler. Bunlar uzaklaşınca komşuları kapıyı açmış, ciğeri bir güzel yemişler. Kabın içine de karasineklerin büyüklerinden doldurmuş, kapağı kapatmışlar. Bizimkiler sudan gelmişler, hemen sofraya oturmuşlar. Ciğerin üzerindeki kapağı bir açmışlar ki ne görsünler? Bütün sinekler vız vız diye üzerlerine doğru uçmuyor mu?

“Vay, siz bizim ciğerleri yediniz haa” diyerek hepsi birlikte sinekleri kovalamaya başlamışlar. Sokakta sinekleri kovalarken sineklerden bir tanesi ciğeri yiyen komşunun suratına konmuş. Sineği vuralım derken adamcağızı alnından vurup yere sermişler. Sonra da hep birlikte sineklere

“Oh olsun, bir sizden gitti, bir bizden.” demişler.

Tembel Kız
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir karı koca varmış. Bu karı kocanın bir kızı olmuş. Kız, el bebek gül bebek büyütülmüş ama hiç iş öğrenmemiş. Bunun için adına “Tembel Kız” denmiş. Bu kız o kadar tembelmiş ki, yerinden kalkmaya üşeniyormuş. Anası babası ona bir gelberi yaptırmış. Kız da oturduğu yerden işini gelberi ile yapıyormuş. Kızın evlilik çağı gelmiş. Anası babası kızı bir avcıyla evlendirmiş. Avcı ava gitmiş, bir ördek vurmuş. Eve gelmiş, ördeği temizlemiş, ateşe koymuş. Tekrar ava gitmek üzere hazırlanmış, karısına

“Ateşe ördeği koydum yanmasın bak.” demiş. Tembel Kız,
 
“Olur.” demiş ama yerinden bile kalkmamış. Aradan uzunca bir zaman geçmiş. Dilenci eve gelmiş Tembel Kız’a

“Hanımcığım Allah rızası için bir dilim ekmek” demiş. Tembel kız da

“Yan tarafta mutfakta geç de al” cevabını vermiş. Dilenci mutfağa girmiş. Bakmış ocakta ördek kaynıyor, almış ördeği, torbasına koymuş. Tencerenin içine de ayaklarındaki pis çarıkları atmış. Gelmiş Tembel Kız’ın yanına.

"Bak hanımcığım, ekmek aldım Allah razı olsun. Şimdi sana bir türkü söyleyeyim de ben gideyim." demiş ve türküyü söylemiş.

Senin gaga benim torba içinde
Benim çarık senin çorba içinde
Sen yat kaba yatak yorgan içinde
Ben yiyecem gagayı orman içinde

Dilenci türküyü böyle söylemiş, çekip gitmiş. Aradan bir zaman geçmiş, kızın avcı kocası gelmiş. Karısına

“Ördek pişti mi? demiş. Karısı olup biteni anlatmış.  Bak bana bir türkü söyledi. Sana deyiverem demiş. Türküyü söylemiş. O zaman avcı kocası durumu anlamış, karısına kızıp azarlamış. Ondan sonra tembel kız tembelliği bırakmış. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

KAYNAKLAR:
AKTAKKA, Nuri-DEMİRCAN, Necati (2006) Dünden Bugüne Aydın Halk Kültürü, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı.