Kentin batı tarafında eğimli arazi üzerinde yer alan yapı 2020 yılında keşfedildiğinde yoğun bir bitki örtüsü ve sık çalılar ile kaplıydı. 19. yy.da Mastaura’yı ziyaret eden Hamilton, Texier, Ramsay gibi seyyahlar ve 1900’li yılların başında antik kenti gezen W. von Diest, Kourouniotis gibi araştırmacılar yapının önemini vurgulamış, amphitiyatro tarzında olduğunu dile getirmişlerdir. Bu kişilerin kenti gezdiği zaman, bina yoğun ağaç ve çalı kaplı olmadığı için kolayca tanımladıkları anlaşılıyor. Yunan araştırmacı Kourouniotis 1921 yılında Nazilli ve çevresinde incelemeler yaparken, Amphitiyatronun fotoğraflarını çekmiş, yapının yüz yıl önceki halini belgelemiştir.
Resim 3. Mastaura Amphitiyatrosu 2020 yılında keşfedildiği zaman üzeri yabani ağaçlar ve çalılarla kaplıydı.
Resim 2. 1921 Yılında Kourouniotis’in Çektiği Mastaura Amphitiyatrosu Fotoğrafı.
Yaklaşık 90 m. çapında bir alana oturan amphitiyatro kuzeydoğu-güneybatı yönlü eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Yapının kuzeyi ve doğusu yamaca yaslanmış, güney ve batı tarafı ise eğimli arazinin aşağı kısmında kaldığı için tonozlar üzerine oturtulmuştur. Arkeologlar 2020 yılında kentte araştırmalara başladığında, seyyahların verdiği bilgilerden yola çıkarak yapıyı aramaya başlamış, arazide gezerken fark edilmeyen amphitiyatro, uydu görüntüleri ve drone çekimleri sayesinde net şekilde keşfedilebilmiştir. 360 derece dönen oturma sıraları (cavea) ve ortada yer alan arenası topografik yapı ve bitki örtüsünün dağılımı sayesinde havadan rahatlıkla algılanabilmiştir.
Resim 3. Mastaura Amphitiyatrosu 2020 yılında keşfedildiği zaman havadan görünümü.
Amphitiyatroda 2020 yılı Temmuz ve Ağustos aylarında araştırmalar yapılmış, yapının önemi ortaya konmuştur. Günümüzden yaklaşık 1800 yıl önce, Roma İmparatorluk Döneminde inşa edilen Mastaura Amphitiyatrosu’nun keşfi bilim dünyasında heyecan yaratmış, ulusal ve uluslararası basında geniş bir yer bulmuştur. Oldukça sağlam şekilde toprak altında duran yapı Anadolu arkeolojisi için oldukça önemli bir keşiftir. Çünkü Anadolu’da bu tarz iyi korunmuş bir amphitiyatro binası yoktur.
Gladyatör dövüşleri, vahşi hayvan dövüşleri gibi kanlı gösteriler yapılan amphitiyatrolar eski çağda çok az kentte inşa edilmiş anıtsal yapılardır. Yapının ortasında zemini kumla kaplı daire biçimli bir alan yer alır. Arena denilen bu kumluk alanda dövüşler ve gösteriler yapılırdı. Arenanın dört bir tarafında ise seyirciler için tribünler inşa edilmiş, halk burada gerçekleşen kanlı gösterilere yoğun ilgi göstermiştir. Bahislerin oynandığı, girişlerin ücretli olduğu bu arena bölgesel bir eğlence merkeziydi, başka kentlerden gelen pek çok izleyici büyük bir tutkuyla dövüşleri takip ederdi.
Bakanlığımız bu önemli keşfe özel bir ilgi göstermiş, yapının temizlenip, ortaya çıkarılması için çalışmalar başlatılmıştır. Aydın Müzesi Müdürlüğü başkanlığında, Aydın Adnan Menderes Üniveristesi Arkeoloji Bölümü akademisyenlerinden Dr. Öğr. Üyesi Sedat Akkurnaz danışmanlığında ve Nazilli Belediyesi’nin desteğiyle 2020 yılının Ekim, Kasım ve Aralık aylarında temizlik çalışmaları yapılmıştır. Yabani ağaçlar ve çalılardan oluşan yoğun bitki örtüsünden temizlenen anıtsal binanın görkemi daha iyi anlaşılmıştır.
Resim 4. Mastaura Amphitiyatrosu’nda yapılan temizlik çalışmalarından görünüm.
Resim 5. Mastaura Amphitiyatrosu’nun temizlik sonrası görünümü.
Yapının kuzeyi ve doğusu eğimli yamaçta toprak altındadır ve bu kısımlar yeterince bilgi sunmazken, güney ve batı caveaları taşıyan tonozlar açıkta toprak üstünde olduğu için malzeme, inşa tekniği ve işlev hakkında değerlendirme yapmak mümkündür. Güney ve batı taraftaki bu tonozların bir kısmı sağlam şekilde durmaktadır. Bu tonozların oturduğu eğimli arazide, tonozların hemen aşağısında destek duvarları görülmektedir. Yapıyı çevreleyen ve dairesel dönüş yapan destek duvarları kesme taşlar ve kırma taşlardan örülmüş, aralarda harç kullanılarak inşa edilmiştir. Destek duvarları üzerine oturan tonozlarda da benzer malzeme ve inşa tekniği vardır, kesme taşlar, kırma moloz taşlar ve harç kullanılarak örülmüştür.
Mastaura Arena’sı Roma mühendisliğinin ve amphitiyatro mimarisinin tipik özelliklerini taşımaktadır. Ayakta kalan güney ve batı tonozlarda üç yönlü hareketi görmek mümkündür.
İlk hareket tonozların cephesinde görülür ve dönen cavea ile uyumlu olarak tonozlar doğu-batı aksında kavis yaparak dönmektedir. Böylece tonozlar daire yaparak ortadaki arenayı çevirmekte ve amphitiyatronun tribünlerini oluşturmaktadır.
İkinci hareket tonozların eskiz planında daha iyi anlaşılmakta, dışardan içeriye doğru, yani dış destek duvarından orkestraya doğru tonozların daraldığı görülmektedir. Dış tarafta tonozların açıklığı yaklaşık 5.50 m. iken, içerde orkestra kısmında tonoz açıklığı yaklaşık 3.50 m.dir. Bu şekildeki bir hareketle tonozlar merkeze doğru, yani orkestra kısmına doğru daralmakta, amphitiyatronun dairesel formu ortaya çıkmaktadır.
Üçüncü hareket ise tonozların kesiti incelendiğinde görülür, tonozlar dış taraftan orkestraya doğru eğimli inmektedir. Basamak şeklindeki oturma sıralarına paralel olarak, tonozlar orkestraya doğru kapanmaktadır. Dış destek duvarı üzerinde tonozların görünen yüksekliği yaklaşık 6 m. iken, içerde orkestraya doğru kapanarak inen tonozların içerde, orkestra önündeki yüksekliği yaklaşık 1 m.dir. Tribün şeklinde aşağıya doğru inen tonozların üzerine oturma sıralarının, yani caveanın konduğu anlaşılmaktadır.
Kamuoyunda “Mastaura Arenası” olarak tanınmaya başlanan yapıda arkelojik çalışmlar tüm hızıyla devam etkmektedir. İlerleyen zamanlarda yapılacak daha detaylı araştırmalar ve kazılarlarla daha sağlıklı veriler elde etmek, yapının ölçüleri, inşa evreleri, kapasitesi ve kullanımı hakkında bilgilere ulaşmak mümkündür.
Resim 6. Mastaura Amphitiyatrosu’na ait tonozların görünümü.
Resim 7. Mastaura Amphitiyatrosu’nun oturma sıralarının altındaki tonozlardan görünüm.